Herkese, her şeye rağmen dünyada iyi birileri de olabileceğine inanmak istiyor insan. Her seferinde bencillikle, hırsla, kötülükle, sadece kendini düşünenlerle karşılaşsan bile, içinde hep bundan sonra böyle olmayacak; Çünkü iyi insanlar da var diye geçiriyorsun. Böyle düşünmek istiyorsun. Ne kadar kimseye güvenmeyeceğim desende içinde bir yerlerde hep o güvenme isteği oluyor.
Kimse biz değil. Bizim gibi olamaz. Bizim gibi düşünemez. Herkes farklı bir birey. Farklı zevkleri, farklı kafa yapıları, farklı düşünceleri var. Ama özünde herkes insan. İnsan olmalı. Nasıl oluyor da bu kadar acımasız olunabiliyor. Kolay kalp kırabiliyorlar. Vicdan denen şey altı harfli bir kelime mi sadece? Birini en ufak bir rahatsızlık duymadan, sadece kendini düşünerek nasıl ezip geçebiliyorlar ki.
Anlamadım, anlamayacağım.
Biz ne zaman bu hale geldik. Hep mi böyleydik. Bu kadar merhametsiz...
Bir dakika sonrasında nefes alabileceğimiz bile meçhulken, bir sonraki adımı atabilecek miyiz onu bile bilmiyorken nasıl bu kadar acımasız olabiliyoruz.
Elbette kendini düşünmeli insan, değerli olduğunu bilmeli. Kendine has olduğunu, tek olduğunu... Ama saygı duymalı. Özgürlüğü başka birinin özgürlüğüne müdahale etme hakkı vermemeli. Kendi gibi düşünmedi diye karşısındakinin de insan olduğunu unutmamalı.
Yine de insan doğasında var güvenme isteği. Ne olursa olsun. Ne yaşarsa yaşasın. Gelen yeni bir günle, yeni insanlarla bu istek de yenileniyor. Belki daha çok temkinli oluyorsun ama o istek mutlaka içinde bir yerlerde oluyor.
Ne diyelim ki. Söz bitiyor bazen, söyleyecek çok şeyin olduğunu hissetsen de. Dile getirmeye gerek olmadığını düşünüyor ve susuyorsun.
Yine de insan doğasında var güvenme isteği. Ne olursa olsun. Ne yaşarsa yaşasın. Gelen yeni bir günle, yeni insanlarla bu istek de yenileniyor. Belki daha çok temkinli oluyorsun ama o istek mutlaka içinde bir yerlerde oluyor.
Ne diyelim ki. Söz bitiyor bazen, söyleyecek çok şeyin olduğunu hissetsen de. Dile getirmeye gerek olmadığını düşünüyor ve susuyorsun.